Efkaristiya en başından beri Kilise'nin ana ibadet ayinidir. Bu ayinde İsa Mesih'in yaşamının, ölümünün ve dirilişinin anısı kutlanır. İsa Mesih, Hristiyan imanına göre, ölüler arasından dirilmiş olarak Tanrı'da yaşar ve böylece daima kiliseye yakın olur:
size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.
Efkaristiya ayininde hristiyan cemaati toplanır ve İsa'nın sözlerinden aktarıldığı gibi, İsa'nın onların arasında olduğu bilincindedir:
Nerede iki ya da üç kişi benim adımla toplanırsa, ben de orada, aralarındayım.
Cemaat dua eder ve Kutsal Kitap'ta aktarıldığı şekilde Tanrı'nın Sözü'nü dinler. Onda da Tanrı Sözü, Mesih, mevcuttur.
Ardından cemaat, İncil'in aktarılarına göre İsa'nın eziyetlere uğramadan önceki akşam son yemeği sırasında yaptıklarını yapar: İsa ekmek ve kadehteki şarap üzerine şükran ve kutsama duası etmiş, ardından da bölünmüş ekmek ve sunduğu şarapla kendini havarilerine armağan etmiştir. İsa, kutsanmış ekmek ve şarap sunusunda kendini, insanların suç ve kötülükten kurtuluşları uğruna kurban olarak vermektedir. Hristiyan cemaati efkaristiya (anlamı=teşekkür etmek) için toplandığında bu kurbanın anısını kutlamaktadır. Hristiyanlar imanla İsa'nın aralarında mevcut olduğuna, ekmek ve şarap üzerine şükran ve kutsama duası edildiğinde kendisini imanlılara bu sunularda armağan ettiğine inanırlar. İsa, efkaristiyaya katılan ve sunularda onu kabul edenleri kendisinin Tanrı'ya, Baba'sına sevgi ve güven dolu bağına ve insanlar için kendi kurbanına dahil etmektedir. Böylece ayine katılanlar da, efkaristiya sırasında değişip "Mesih'in bedenine" katılmış olurlar.
Bu ayin esnasında ekmek ve şarap belli fiziki ve materyel gerçekliğinde değişime uğramaz; ekmeğin ve şarabın "görünüşü, şekli" (dogmatik latince ifadesi ile "species") aynen kalır. Ancak ekmek ve şarap yeni bir anlam ve gerçeklik bağlamında alınır: Onlarda, Tanrı'da yaşayan İsa Mesih kendini armağan eder. Böylece ekmek ve şarap yepyeni bir anlam ve ifade içeriğine kavuşurlar. Bu içerik onlara İsa Mesih tarafından verilir ve Tanrı'nın kendisinde temellenmiştir. Ancak bu Tanrı'nın önünde ve Tanrı'dan kaynaklanan çok derin bir gerçeklik olduğu için, efkaristiyada ekmek ve şarap en derin gerçekliklerinde dönüşüme uğrarlar: Şimdi en derin gerçeklikleri İsa Mesih'in mevcudiyetini aktarmaları, paylaşmalarıdır. Böylece katolik dogmasında ekmeğin ve şarabın Transsubstansyon'u (özdeğişim) ile neyin kastedildiği açıklanmış olur: Ekmek ve şarap en derin gerçekliklerinde (metafizik "özlerinde" ya da cevherlerinde) dönüşüme uğrarlar; çünkü artık en derin gerçeklikleri insanın dünyasal yaşamı için yiyecek ve lezzet olmak değil, aksine İsa'nın mevcudiyetini sonsuz yaşam için gıda olarak açınlamaktır:
Yaşam Ekmeği
26İsa şöyle yanıt verdi: “Size doğrusunu söyleyeyim, doğaüstü belirtiler gördüğünüz için değil, ekmeklerden yiyip doyduğunuz için beni arıyorsunuz. 27Geçici yiyecek için değil, sonsuz yaşam boyunca kalıcı yiyecek için çalışın. Bunu size İnsanoğlu verecek. Çünkü Baba Tanrı O'na bu onayı vermiştir[a].”
28Onlar da şunu sordular: “Tanrı'nın istediği işleri yapmak için ne yapmalıyız?”
29İsa, “Tanrı'nın işi O'nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir” diye yanıt verdi.
30Bunun üzerine, “Görüp sana iman etmemiz için nasıl bir belirti gerçekleştireceksin? Ne yapacaksın?” dediler. 31 “Atalarımız çölde man yediler. Yazılmış olduğu gibi, ‘Yemeleri için onlara gökten ekmek verdi.’ ”
32İsa onlara dedi ki, “Size doğrusunu söyleyeyim, gökten ekmeği size Musa vermedi, gökten size gerçek ekmeği Babam verir. 33Çünkü Tanrı'nın ekmeği, gökten inen ve dünyaya yaşam verendir.”
34Onlar da, “Efendimiz, bizlere her zaman bu ekmeği ver!” dediler.
35İsa, “Yaşam ekmeği Ben'im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz” dedi. 36“Ama ben size dedim ki, ‘Beni gördünüz, yine de iman etmiyorsunuz.’ 37Baba'nın bana verdiklerinin hepsi bana gelecek ve bana geleni asla kovmam. 38Çünkü kendi isteğimi değil, beni gönderenin isteğini yerine getirmek için gökten indim. 39Beni gönderenin isteği, bana verdiklerinden hiçbirini yitirmemem, son gün hepsini diriltmemdir. 40Çünkü Babam'ın isteği, Oğul'u gören ve O'na iman eden herkesin sonsuz yaşama kavuşmasıdır. Ben de böylelerini son günde dirilteceğim.”
41“Gökten inmiş olan ekmek Ben'im” dediği için Yahudiler O'na karşı söylenmeye başladılar. 42“Yusuf oğlu İsa değil mi bu?” diyorlardı. “Annesini de, babasını da tanıyoruz. Şimdi nasıl oluyor da, ‘Gökten indim’ diyor?”
43İsa, “Aranızda söylenmeyin” dedi. 44“Beni gönderen Baba bir kimseyi bana çekmedikçe, o kimse bana gelemez. Bana geleni de son günde dirilteceğim. 45 Peygamberlerin yazdığı gibi, ‘Tanrı onların hepsine kendi yollarını öğretecektir.’ Baba'yı işiten ve O'ndan öğrenen herkes bana gelir. 46Bu, bir kimsenin Baba'yı gördüğü anlamına gelmez. Baba'yı sadece Tanrı'dan gelen görmüştür. 47Size doğrusunu söyleyeyim, iman edenin sonsuz yaşamı vardır. 48Yaşam ekmeği Ben'im. 49Atalarınız çölde man yediler, yine de öldüler. 50Gökten inen öyle bir ekmek var ki, ondan yiyen ölmeyecek. 51Gökten inmiş olan diri ekmek Ben'im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacak. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim ekmek de benim bedenimdir.”
52Bunun üzerine Yahudiler, “Bu adam yememiz için bedenini bize nasıl verebilir?” diyerek birbirleriyle çekişmeye başladılar.
53İsa onlara şöyle dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu'nun bedenini yiyip kanını içmedikçe, sizde yaşam olmaz. 54Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır ve ben onu son günde dirilteceğim. 55Çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir. 56Bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de onda. 57Yaşayan Baba beni gönderdiği ve ben Baba'nın aracılığıyla yaşadığım gibi, bedenimi yiyen de benim aracılığımla yaşayacak. 58İşte gökten inmiş olan ekmek budur. Atalarınızın yedikleri man gibi değildir. Atalarınız öldüler. Oysa bu ekmeği yiyen sonsuza dek yaşar.” 59İsa bu sözleri Kefarnahum'da havrada öğretirken söyledi.
Fiziki boyutlarında ekmek ve şarap değişmeden kalırlar. Bu nedenle ekmek yendiği zaman İsa çiğnenmiş olmaz, O kendini ekmeğin küçücük boyutlarına sıkıştırmıyor; ve ekmek bölündüğü zaman İsa acı çekmiyor. Böylesi hayali düşünceler kilisenin efkaristiya öğretisine aykırıdır, ters düşmektedir.